SİYAH VE BİR...
Yürüsün dağları kuşatan siyah
Geceyi çağıran sessizlikte
Bir ak gelinlikle bir mezar
Kol kola gezer
Aradığım koca çınar
Eğilir bana bakar
Bir çaykarasına düşer gözlerim
Yudumladığım dünyanın tepesinde bir salıncak
Neşeli bir çocuk gibi gülümser ancak
Ben koca yürekli yörük kervanının ardından
Koşar adım gelir susardım
Acıkır yorulur an gelir durulur
Düşünürdüm
Ve sonra hayatın kısa filmlerinde
Kahramanı oynardı ustam
Ben usturası elinde kefen biçerdim
Gündüz ve gece
Bilmezsin bir adam ne zaman ölür
Sen kara yazgılar sancısında iç geçirirken
Toynak sesleri ve buğu
Ve kimsesiz çoban kızı
Alaca yünlerden bir dünya kurardı
Medeniyet ıraktı ve soğuk ve yakın
Ve insanlık ancak insan kadardı
Memleketin has adamıydı Muhsin
Sinsiydi gözleri ve gaddar
Kime baksa ölürdü dakikalar
Koşardım korkar bir ağaç kovuğunda saklanırdım
Kuşlar ancak baharda gelirdi yuvalarına
Ben ustamın kahraman eşkıya masallarında
Köroğlu olurdum ya da ayvaz
Kaç gecedir ölüyor Muhsin
Kaç gecedir terliyor nefesim
Gecedir Aladağ'ın tepesinde siyah
Dikenlerle oynayan yalın ayak çocuklar
Fısıldardı bana kartallar ve kuzgun
Duasını bilirdim kutlunun
Bir nefes uzaktan sen misin derdi
Benim ben Köroğlu belki de ayvaz
Tütün tarlalarında ekmek tüterdi
Boğazımda ayva püresi ve soğan
İnsan korkudan oluyor insan
Derdi ve gülerdi
Yılan dilli koca Osman
Çukurova ve bozkır
Binboğa ve çöllerden kurulu şehir
Karlar ülkesi ve orman
Sürgünlerin şehri ve gizemliler kalesi İran
Coğrafya kaderdir derdi ustam
Yazgıdır alnında yazıdır
İnanır ve anlatırdı
Dünya kurulduğundan beri Muhsin vardı
Gümüş, kartal oymalı bıçağını
Trablus kuşağının içinde saklayan
Kimseye küsmeyen, kimselere kızmayan
Ürkek bir oğlan
Gözleri insan kokarak yüzü merhamet
Bir gece yürüdü Muhsin'in üstüne
Kıyamet koptu zalimin çehresinde ve siyah
Bu ne Köroğluydu ne ayvaz
Ellerime dokundu bir peri elbet te Aykız
Korkma
Bunları anlat ya da yaz
Yürüdü dağları kuşatan siyah
Geceyi çağıran sessizlikte
Bir gelinlikle bir mezar
Kayboldular sonsuza kadar…..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder