sevgilim
Bütün mahsuller alırken bereketini
toprağın bilmediği
bir tat getiriyorum sana
Sevgilim
Ağustosta gölgelenip ufkuna
Başak tarlalarından gün doğurup
Yokluktan yoksun
bir an getiriyorum sana
Sevgilim
Bir şair güncesinden
Sözlere sarıp cenneti
Kimsenin hayal etmediği
bir düş getiriyorum sana
Sevgilim
Kapat güzel gözlerini
Hangi sırdaş sır olur ki sevdaya
kendi ellerinle yepyeni
bir aşk getiriyorum sana
sevgilim
Ay’a bak da nurlansın hazin çehresi
kıskansın seni şu uçsuz bucaksız sema
yıldızları ışığınla parlatan
bir taç getiriyorum sana
sevgilim
sürüp giden bir zamandan
Leyla’dan, Şirin’den, Aslı’dan
ismi saklanan sevdadan
en muhteşem çağdan
Karun’un altın tahtından
Fatih’in İstanbul’undan
Süreyya’nın yedi kandilinden
Peygamberler şehrinden
bildiğin ve bilmediğin vardan
ve yoktan
yaratandan
yar getiriyorum sana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder