1 Ocak 2017 Pazar


ÇIKRIKÇILAR YOKUŞU


 

Ankara’da dar bir sokak

Yürürüm, adım adım ürperirim 

Senden başkasına söz vermedim

Bu yüzden kıymetli yeminlerim

 

Süzülür  bu sokağın içinden

Bin yıllık harabe gibi gözlerim

Pek çok hayat bilirim

Yokluğunu sana benzettiğim

Kayboluyor, gözlerin, sesin, ellerin

Çıkrıkçılar yokuşunda

Birkaç bilmediğim adam

Üşüyen solgun bedenim

Senden başkasına söz vermedim

Bu yüzden kıymetli yeminlerim

 

Mevsim bahar sonudur

Yerlerde sarıya çalar yaprak

Solgun birkaç çiçek

Bu sokak gündüz renk renk

Her dükkanda bir ahenk

Geceleri her şeyden uzak, soğuk

Benim kafam karışık, sesim boğuk

Çıkrıkçılar yokuşu

Burada başladı zamanın yok oluşu

 

Ansızın kuzgun düşer sokağa

Siyaha çalar renkli camlar

Bir köz tutarım üşüyen ellerimle

Beni kuzgunlar ,seni ellerim yaralar

 

Bu yokuşta saat çağın uydurması

Üşüşüyor üstüme saniyesi dakikası

Ben sana her hangi bir akşam

Tutup yüreğinden yakalasam

Anlatsam da anlatsam

 

Çıkrıkçılar yokuşu

Camlarda sessizliğin buğusu

Yolların ve yüzlerin soğuğu

Köpeklerin en ulusu

Biten bir insan soyu

İki kirli ceket

Birkaç kötü velet

Sonbahar, sen ve yaprak

Üşüyen bir kuş, kanadım

Yürüdükçe bitiyor hayatım

Ayaklarımın sokağa son vuruşu

Burası çıkrıkçılar yokuşu

Bir  dünya düzeninde

Bin bir dünyanın yok oluşu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder