14 Eylül 2018 Cuma
SEYYAH
Cümlemin günahını üstüne dogru çekip
Hu deyip yürüyor adınla bu seyyah garip
Silâhı yok kalkanı yok gölgesi neferi
Dünyanın dışındaki dünyayadır seferi
Yol bilmez iz yok ancak aramaktır uğraşı
Kendini bulduğunda bitecektir telaşı
Para yok azık almaz her rızka razı nefsi
Ancak vermekle azalmayacaktır nefesi
Varacağı meçhul zamanı zamandan ayrı
Belki de vakitsiz bulabilecektir gaybı
Nereye varırsa varsın o yermidir muğlak
"O"na bir nokta olan ona her şeyden ırak
3 Temmuz 2018 Salı
HAYALI SAHIS
Biz sizinle Beyazıtta sahaflar arasında yan yana yürümedik
Saçlarınız kitap gibi kokuyordu diyemem
Galata'dan kız kulesini diz dize seyretmedik
Deniz gözlerinizden de bahsedemem
Izmir'de saat kulesinin önünde her hangi bir saatte buluşmadık
Ne siz kırmızı bir etek giydiniz ne de benim yakamda beyaz karanfil
Ömrüm sizi aramakla geçti bilfiil
Akdamar kilisesi karşısında kahvaltı etmisligimiz de yoktur hani
Boztepe de demli bir çay içtik mi bilmem
Tatlı dilinizden de söz edemem
Halilurrahmanda yem attik mi balıklara
Ya da mevlanaya gidip birbirimiz icin el açtık mı mevlâya
Ne bir hayır duası beklerim sizden
nede mutluluk dilerim âşıklarınıza
Biz sizinle yalniz sinanpasadan otogara kadar tek kelime etmeden bir kaç saat yürüdük
Ne bir çingene çıktı karşımıza nede güzel gözlü bir çocuk
Inanın bu yüzden hiç çiçek alamadım size
Ama unutmayın manavın önünden geçerken aldığım yarim kilo çilek
Ağız tadında bir kadinda bırakmadı bana
Yinede afiyetler diliyorum o hayali şahsınıza
1 Haziran 2018 Cuma
MELISA III
Çığlık seslerinin korkusu apansız giderde
Bulur her akşam esmer tenini senin
Ak düşer o an katran karası gözlerine
büyütür gölgesini uçsuz dehlizin
Bana kalan o kutsal sandığın içindeki kalıt
Her önüne gelene masallar anlatıp durur
Seni yaşatırken izinden izler bırakmayan yapıt
Sokaklardan ayak çekişimle kudurur
Şöhret ve şan, en cilâlisından kalpte bile kibirle parlar
Ruhun ,sancılar içinde kalırda umursamazsın
Göz ,dil ,kalp ,akıl her tarafın kör .kör ve sağır
Işte vaktim nefes nefese ölmek telâşındadır
Yalnız insan mı, ya çorak toprak, kurumuş onca fidan
Merhametten arınmış ufkun sanmam ki umuru
Bu harap bu ıssız bu yıkık ve terk edilmiş cihan
Saraylarda yaşıyor artık mütevaziligin gururu
Bil ki seni anmakla kurulacak cennet
Ayaklarımın altında bozulmuş bir bağdır
O bağ ki günahkarların kalbinde cinnet
Yalnız bereket sunan iğrenç bir mekandır
Bu sonsuz bereketinde gelecek bak sonu
Bitecek elbet süleymanca zorsa , kulca basit
Kapat perdeni bu güneşin iğrenç oyunu
Gölgeler katlime bulamayacak kasıt
Hür ve bağnaz dilimdeki dünyevi rahim,
Kurban verilirken son kez dalkavuk pazarında
Nemrut olmak isterim belki ,ya sen ibrahim
Sevgi ve nefret kime düşer kimin nazarında
Melisa dirhem dirhem çürüyen güzel yüzün
Beni de minnet ettir mi bilmem süslü dualara
Şu saatten sonrası ya mutdur bize ya hüzün
Doğum günün kutlu olsun yazılmalı mezarlara
Çığlık seslerinin korkusu apansız giderde
Bulur her akşam esmer tenini senin
Ak düşer o an katran karası gözlerine
büyütür gölgesini uçsuz dehlizin
Bana kalan o kutsal sandığın içindeki kalıt
Her önüne gelene masallar anlatıp durur
Seni yaşatırken izinden izler bırakmayan yapıt
Sokaklardan ayak çekişimle kudurur
Şöhret ve şan, en cilâlisından kalpte bile kibirle parlar
Ruhun ,sancılar içinde kalırda umursamazsın
Göz ,dil ,kalp ,akıl her tarafın kör .kör ve sağır
Işte vaktim nefes nefese ölmek telâşındadır
Yalnız insan mı, ya çorak toprak, kurumuş onca fidan
Merhametten arınmış ufkun sanmam ki umuru
Bu harap bu ıssız bu yıkık ve terk edilmiş cihan
Saraylarda yaşıyor artık mütevaziligin gururu
Bil ki seni anmakla kurulacak cennet
Ayaklarımın altında bozulmuş bir bağdır
O bağ ki günahkarların kalbinde cinnet
Yalnız bereket sunan iğrenç bir mekandır
Bu sonsuz bereketinde gelecek bak sonu
Bitecek elbet süleymanca zorsa , kulca basit
Kapat perdeni bu güneşin iğrenç oyunu
Gölgeler katlime bulamayacak kasıt
Hür ve bağnaz dilimdeki dünyevi rahim,
Kurban verilirken son kez dalkavuk pazarında
Nemrut olmak isterim belki ,ya sen ibrahim
Sevgi ve nefret kime düşer kimin nazarında
Melisa dirhem dirhem çürüyen güzel yüzün
Beni de minnet ettir mi bilmem süslü dualara
Şu saatten sonrası ya mutdur bize ya hüzün
Doğum günün kutlu olsun yazılmalı mezarlara
22 Mayıs 2018 Salı
16 Mart 2018 Cuma
MÜZİK KUTUSU
Küçük bir müzik kutusu aradım
Ahşap oyması
Lacivert
Paslı bir mengeneden çıkan
Eskiden kalma
Içinde her telden bahar havası
Duydum ki
Müzik kutusundan çıkan sesler
Göklere çıkıyormuş her gün
Bir kalpten bir baska kalbe doğru
Bu tahamkar diyormuş
bu asil
bu kinli
bu gaddar
Seç beğen
Bu kutuda kimi ararsan var
Bu kutu içinde
Ciğere doğru çekilen hasret kokusu
Yapışırmış dimağına tam bir cebellet
Dinlemek kutuyu geceyle gündüz arası
Önce uyan dermis sonra uyu
sonrasını yok farzet
Küçük bir müzik kutusu için
Verirdim bütün ömrümü
Umursamazdım
Güller solmuş, bülbüller lal
Kendi şarkılarım için bu hayat
sen hep benden çal
8 Mart 2018 Perşembe
7 Mart 2018 Çarşamba
KANDIM
Ben Ay'ı her gün sevdim
Ay'ın içindeydi dünyam
Say ki inandın
Kuşların gözüyle Ay'a baktım
Büyüyordu diktiğim tohum
Gülüyordu kundakta bebek
Umutlandım ...
Bu tomurcuk gülleri renklendiren
Ay'a siyah gözler bağışlamış
Siyah gözler beni sana bağışlamış mı
Umuttur dedim
Umut ettim
mutlandım ...
Ay usulca bileklerimi kavradı
Usulca tuttum bileklerinden
Düştü göğsünün üstüne göğsüm
Utandım ...
Yalandı inandığım
Kandım ...
Ben Ay'ı her gün sevdim
Ay'ın içindeydi dünyam
Say ki inandın
Kuşların gözüyle Ay'a baktım
Büyüyordu diktiğim tohum
Gülüyordu kundakta bebek
Umutlandım ...
Bu tomurcuk gülleri renklendiren
Ay'a siyah gözler bağışlamış
Siyah gözler beni sana bağışlamış mı
Umuttur dedim
Umut ettim
mutlandım ...
Ay usulca bileklerimi kavradı
Usulca tuttum bileklerinden
Düştü göğsünün üstüne göğsüm
Utandım ...
Yalandı inandığım
Kandım ...
1 Mart 2018 Perşembe
MELISA VE KUŞLAR
Melisa kuşlar uçuyor uzaktan , kaz dağlarından
Ben koltuğumda kitap korkarım aynı yazılardan
Sana okuyup okuyup silerim bütün diyeceğimi
Kuşlar derim mektupları okur mu kuşlar
Melisa kaz dağlarından denize uçuyor düşler
Beşikte ,nakışlı örgüler arasında nazik ellerin
Ellerin arasında kalsa kaba ,ürkek ellerim
Bebek kokusunda sınsem o vakit alnının tam ortasına
Sonra vur beni desem, vur beni ya beşikte ya eşikte
Kuşlar melisa kuşlar kaz dağınında ötesinde
Patikalar düzdür ,kırlar geniş, bahar dediğin yemyeşil olur
Dilimde yarım yamalak neşeli bir türkü, adın geçer ,geçer durulur
Kaz dağından edremite doğru kervan göçer kervan dağdan ovaya ovadan dağa göçer
Melisa şimdi kapatma gözlerini
ufukta güneş batar kuşlar gider ay göçer
Melisa kuşlar uçuyor uzaktan , kaz dağlarından
Ben koltuğumda kitap korkarım aynı yazılardan
Sana okuyup okuyup silerim bütün diyeceğimi
Kuşlar derim mektupları okur mu kuşlar
Melisa kaz dağlarından denize uçuyor düşler
Beşikte ,nakışlı örgüler arasında nazik ellerin
Ellerin arasında kalsa kaba ,ürkek ellerim
Bebek kokusunda sınsem o vakit alnının tam ortasına
Sonra vur beni desem, vur beni ya beşikte ya eşikte
Kuşlar melisa kuşlar kaz dağınında ötesinde
Patikalar düzdür ,kırlar geniş, bahar dediğin yemyeşil olur
Dilimde yarım yamalak neşeli bir türkü, adın geçer ,geçer durulur
Kaz dağından edremite doğru kervan göçer kervan dağdan ovaya ovadan dağa göçer
Melisa şimdi kapatma gözlerini
ufukta güneş batar kuşlar gider ay göçer
15 Şubat 2018 Perşembe
MEVCUT SUSANLARDAN
Kendi yanlışlarımdan doğrular biriktiriyorum
Üst üste birikmeseydi keşkelerim keşke
Tanrıdan çok eskiden bir sen diliyorum
Adın hıçkırığa dönüşüyor kalbimde
Haklı olmak için bahaneler aramıyorum,
Kendimi öldürmediğimden beri.
Bütün hayelleri bomboş bırakıyorum
Bir yanlış bütün doğruları getirmiyor geri
Elimde kaybedecek bir şey kalmışken
Bir şeylere anlam yüklemek için çok mu geç
Şehrimden şehrine yaklaştım işte
Nefesin nefesime değer diye
Her sokak başını adınla adımlıyorum
Ben katil sen cellat o ferman hangi birini seç
Bilirsin sende kalbimin gülümseyen yanını
Ellerim ellerine değmesede ararsın
Bu ayrılık bu gidiş bu son bakış
Ancak kaybedince kaybettiğini mi anlarsın ?
Uzun sürüyor artık günlerim aylardan
Düşünerek ayrılamıyorum ki zamandan
O son sözü söylerken ardından
Çığlığım kendime mevcut susanlardan......
23 Ocak 2018 Salı
HAYRATIN
Katran karasına boyanırken bahçeler
Gözlerin başka başka renkleri yaşasın
Uçuruma düşer göklere yükselenler
Seni hangi hamal sepetinde taşısın
Cenk etmekle bitmez sendeki nefersiz harp
Ölçün yerindeyse önce benliğini tart
Bunca bozkır içinde her tümsek sana sarp
Falcı öldün diyor işte önündeki kart
Mermerde başucun sonsuzluğu ararken
Bir mezar var mıdır mimarıyla kalmayan
Kafatasın ruhsuz hayallere dalarken
Yıkar kuleni gecekondusu olmayan
Kömür renginde defterindeki resimler
Çizgisi sensin işte o meşhur hattatın
Çekil önünden bir damladan az içsinler
Ölmeden diktiğin cahiliye hayratın
Katran karasına boyanırken bahçeler
Gözlerin başka başka renkleri yaşasın
Uçuruma düşer göklere yükselenler
Seni hangi hamal sepetinde taşısın
Cenk etmekle bitmez sendeki nefersiz harp
Ölçün yerindeyse önce benliğini tart
Bunca bozkır içinde her tümsek sana sarp
Falcı öldün diyor işte önündeki kart
Mermerde başucun sonsuzluğu ararken
Bir mezar var mıdır mimarıyla kalmayan
Kafatasın ruhsuz hayallere dalarken
Yıkar kuleni gecekondusu olmayan
Kömür renginde defterindeki resimler
Çizgisi sensin işte o meşhur hattatın
Çekil önünden bir damladan az içsinler
Ölmeden diktiğin cahiliye hayratın
22 Ocak 2018 Pazartesi
BIR NEFFES KADAR
Kalbimin ortası kocaman boşluk
Boşluktan gerisi hayali bir ev
Evim ki gül kokusunda sarhoşluk
Içinde uyuyor kocaman bir dev
Cemiyetimde dünya kadar cahil
Her bir ferdi kendi nâm telaşında
Önümden çekil ve arkama dahil
Son devir devrimin başlangıcında
Köklerim uzasın arzın kökünde
Tamtakır kalsın meydanlarda govdem
Belki akşam belki sabah köründe
Şefkatle alnımı öpsün meyhanem
Bülbüller tutsak kafeslerde cinnet
Hakikat ararken kuştaki beyin
Hadi kabul et bu sonsuza davet
Hâlâ neyi bekler bilmediklerin
Çorbada ekmek masada kitap
Hangi aç ki söyle okumak diler
Ey diyor ruhuma ,bu nasıl hitap
Lugatta sözlerim sofralar deler
Çırpınıp dursun semada bulutum
Cağlardan beri çatlamış çamur
Gecenin içinde karanlık huşum
ya sel olmali ya dinmeli yağmur
Pervane kanatsız pervane kırık
Gökyüzü bana düşlerimdende dar
Ağlamak isterken bunca hıçkırık
Göğsümde sızısi bir nefes kadar
Kalbimin ortası kocaman boşluk
Boşluktan gerisi hayali bir ev
Evim ki gül kokusunda sarhoşluk
Içinde uyuyor kocaman bir dev
Cemiyetimde dünya kadar cahil
Her bir ferdi kendi nâm telaşında
Önümden çekil ve arkama dahil
Son devir devrimin başlangıcında
Köklerim uzasın arzın kökünde
Tamtakır kalsın meydanlarda govdem
Belki akşam belki sabah köründe
Şefkatle alnımı öpsün meyhanem
Bülbüller tutsak kafeslerde cinnet
Hakikat ararken kuştaki beyin
Hadi kabul et bu sonsuza davet
Hâlâ neyi bekler bilmediklerin
Çorbada ekmek masada kitap
Hangi aç ki söyle okumak diler
Ey diyor ruhuma ,bu nasıl hitap
Lugatta sözlerim sofralar deler
Çırpınıp dursun semada bulutum
Cağlardan beri çatlamış çamur
Gecenin içinde karanlık huşum
ya sel olmali ya dinmeli yağmur
Pervane kanatsız pervane kırık
Gökyüzü bana düşlerimdende dar
Ağlamak isterken bunca hıçkırık
Göğsümde sızısi bir nefes kadar
21 Ocak 2018 Pazar
MELİSA II
Yüz yetmişinci sayfadaki şiir
Oku,yaşa,,anla ,düşün
Geceden daha uzun sürsün gülüşün
Ve korkak ve gaddar ve düşkün
Melisa öldüğünü düşündün
Şehir kocaman kargalarla kaplı
Eşsiz bir adi var araf meydanı
Bu gizemli bu muğlak bu da telaşlı
Şehir.kocaman kargalarla kaplı
Melisa ölmemek için ne yapmalı
Buğusu bugum bugum dar ve sisli
Çıtırtılar arasında kemikler hisli
Geri dön ve hiç durmadan geri /ileri
Buğusu buğum buğum dar ve sisli
Melisa ölmeyi dilemeli
Çatılardan kırmızı bir kan akıyor
Düğümleniyor boy boy damarlar
Evsizler kimsesiz bir yer arıyor
Çatılardan kırmızı bir kan akıyor
Melisa ölüler neler yapıyor
Meçhulde bir ada,kıyısı dağlık
Bir mum ötede siliniyor uygarlık
İçimde bir koltuk , bir kadın ve gerdanlık
Meçhulde bir ada kıyısı dağlık
Melisa ölmeye mi adandık
Cadde ve kibir iç içe geçmiş
Önceden seçilen öncekini seçmiş
Gün,hafta ay ,yıl , zaman da neymiş
Cadde ve kibir iç içe geçmiş
Melisa ölüler ölebilmezmiş
Garlardan dünyaya kocaman bavul
Dua ,gözyaşı birazcık durul
Önce nefret duy sonrası vurul
Garlardan dünyaya kocaman bavul
Melisa ilkin öl sonradan vurul
Balkonlarda çiçekler rengarenk
Dağınık, canlı ,uyumsuz ve ahenk
Tırtılın kozasında yaşarken kelebek
Balkonlarda çiçekler rengarenk
Melisa ölmemen gerek
Pazarlarında incir ,zeytin ve buyur
Dağlarında kurt kuş ve ağaçlar uyur
Çığlığın içinde sessizlik ulur
Pazarlarında incir , zeytin ve buyur
Melisa öldüğün elbet duyulur
20 Ocak 2018 Cumartesi
TASAM
Su kızıl su kan kırmızısı. ..
Üşüdü bulutun düşen son damlası
Pencereni kapat hayat az önce durdu
Karanlık odam mis gibi beton koktu
Oysa bitmemisti rakım mezem sigaram
Bunca zaman içinde zaman olmuşken tasam
Ezilen üzüm,kavrulan buğday tanesi
Banklar altında sabahlayan çocuklar
İklimin değiştiği sehirde bir bir yitiyorken sarhoşlar
Anlattığım hikaye eksik ,yarım kalan şiir kimin
Içimde üç oda bir salon kadar dünya bilirim
Tavan arasi boguk ,mavi gökyüzüm parlak
Gözlerinin icindeki deniz, yusyuvarlak
Akşam akşam bilsen ,neler nelere muallak
Tavan arası yüzüm, mavi gök yüzün
Gözlerimin içinde senli gözler görürsün
Susuz bir çiçek gibi ardımda kalan
bahçem toz.pembe sokak viran mi viran
Kırılmış dal kurumuş bir-kac fidan
Susuz bir çiçek gibi ardımda kalan
Yalnız ve korkak ,bir adamdı ağlayan
Su kızıl su kan kırmızısı...
Tükendi bulutun üşüyen son damlası
Semsiye kapandı,vakit gece yarısı
Karanlık cadde ,köşe basında yıkılmakta dam
Oysa bitmemişti şarabım ,peynirim ,masam...
Bunca zaman içinde zaman olmuşken tasam
Su kızıl su kan kırmızısı. ..
Üşüdü bulutun düşen son damlası
Pencereni kapat hayat az önce durdu
Karanlık odam mis gibi beton koktu
Oysa bitmemisti rakım mezem sigaram
Bunca zaman içinde zaman olmuşken tasam
Ezilen üzüm,kavrulan buğday tanesi
Banklar altında sabahlayan çocuklar
İklimin değiştiği sehirde bir bir yitiyorken sarhoşlar
Anlattığım hikaye eksik ,yarım kalan şiir kimin
Içimde üç oda bir salon kadar dünya bilirim
Tavan arasi boguk ,mavi gökyüzüm parlak
Gözlerinin icindeki deniz, yusyuvarlak
Akşam akşam bilsen ,neler nelere muallak
Tavan arası yüzüm, mavi gök yüzün
Gözlerimin içinde senli gözler görürsün
Susuz bir çiçek gibi ardımda kalan
bahçem toz.pembe sokak viran mi viran
Kırılmış dal kurumuş bir-kac fidan
Susuz bir çiçek gibi ardımda kalan
Yalnız ve korkak ,bir adamdı ağlayan
Su kızıl su kan kırmızısı...
Tükendi bulutun üşüyen son damlası
Semsiye kapandı,vakit gece yarısı
Karanlık cadde ,köşe basında yıkılmakta dam
Oysa bitmemişti şarabım ,peynirim ,masam...
Bunca zaman içinde zaman olmuşken tasam
19 Ocak 2018 Cuma
KAPANMIŞ PERDEYİ ARALAMAKTIR ZİYAN
Kötülüğün değişmeyen döngüsü varken
Iyilik dua etmekle pek büyümüyor
Terk ediyorum düşünmenin ötesini
Isyan her sokak başında beni bekliyor
Yenilgiye alışık olanım aslında
kaybetmeye and içmemişken her daim
Nefesim bir an soluk soluğa kalıyor
Boğulmak için pek çok neden var aklımda
Yağmur her dokunuşda seni çağırıyor
Aylardan şubat , soğuğa mahkum sokaklar
Icinin üşüyen tarafı tutuşurken
Her şeye kayıtsız kalabilmiş insanlar
Köklerim uzun uzun yol ayrımlarında
Birbirini öldürmek üzere kavramlar
Hangi çılgın zırhını verecek ki bana
Pervazlarıma konan kumrular çığlıkta
Onca çırpınıştan habersizsin aslında
Dağlarda yalnız kurtlar ve kuşlar ölüyor
Dinle beni akşamdan bahsedeyim sana
Karanlıktan ve yalnız başına kalmaktan
Saatin sesinden ,gıcırdayan camlardan
Kendime yazdığım intihar notlarından
inanmış rolünü oynayan yüzümden
Ruhumu kemiren o sahtekar hüzünden
Düşlerimin ağrısından, kararsızlıktan
Allahtan bahsedipde, tanrısız kalmaktan
Dinle beni akşamdan bahsedeyim sana
Suyun ateşle kaynaşması kadar garip
Yaşamı sevmesi duygusuz cellatların
harabede çığlığı duyuyorum kayıp
Ölmemek içinde sessiz mi kalmalısın ?
Hayat dilimin ucunda can çekişirken
aynı marşı çalarken cinayet sebebim
Ritmine kapıldın mı umursamazlığın
Kısıldı sesin kapandı elbet kulağın
Sevgili mektuplarımı yırtamaz mısın ?
Kötülüğün mührü kararırken koynumda
Iyi olmak hükmü silinir dimağımda
geceleri kalbim kalbinin ışığında
Bir mum ,bir fer ,bir fener gibi yandığında
Yıldırım pürüzsüz aynamı kırdığında
Tanıdığım bunca yüz olursun o zaman
hangi yüzsüzlüğü anlatayımki sana
şimdilik şeytanla benim aramda duran
Kapalı perdeyi aralamaktır ziyan
Kötülüğün değişmeyen döngüsü varken
Iyilik dua etmekle pek büyümüyor
Terk ediyorum düşünmenin ötesini
Isyan her sokak başında beni bekliyor
Yenilgiye alışık olanım aslında
kaybetmeye and içmemişken her daim
Nefesim bir an soluk soluğa kalıyor
Boğulmak için pek çok neden var aklımda
Yağmur her dokunuşda seni çağırıyor
Aylardan şubat , soğuğa mahkum sokaklar
Icinin üşüyen tarafı tutuşurken
Her şeye kayıtsız kalabilmiş insanlar
Köklerim uzun uzun yol ayrımlarında
Birbirini öldürmek üzere kavramlar
Hangi çılgın zırhını verecek ki bana
Pervazlarıma konan kumrular çığlıkta
Onca çırpınıştan habersizsin aslında
Dağlarda yalnız kurtlar ve kuşlar ölüyor
Dinle beni akşamdan bahsedeyim sana
Karanlıktan ve yalnız başına kalmaktan
Saatin sesinden ,gıcırdayan camlardan
Kendime yazdığım intihar notlarından
inanmış rolünü oynayan yüzümden
Ruhumu kemiren o sahtekar hüzünden
Düşlerimin ağrısından, kararsızlıktan
Allahtan bahsedipde, tanrısız kalmaktan
Dinle beni akşamdan bahsedeyim sana
Suyun ateşle kaynaşması kadar garip
Yaşamı sevmesi duygusuz cellatların
harabede çığlığı duyuyorum kayıp
Ölmemek içinde sessiz mi kalmalısın ?
Hayat dilimin ucunda can çekişirken
aynı marşı çalarken cinayet sebebim
Ritmine kapıldın mı umursamazlığın
Kısıldı sesin kapandı elbet kulağın
Sevgili mektuplarımı yırtamaz mısın ?
Kötülüğün mührü kararırken koynumda
Iyi olmak hükmü silinir dimağımda
geceleri kalbim kalbinin ışığında
Bir mum ,bir fer ,bir fener gibi yandığında
Yıldırım pürüzsüz aynamı kırdığında
Tanıdığım bunca yüz olursun o zaman
hangi yüzsüzlüğü anlatayımki sana
şimdilik şeytanla benim aramda duran
Kapalı perdeyi aralamaktır ziyan
4 Ocak 2018 Perşembe
DEĞIL
Meyhane kapısına yüzünü mıhladım
Kimse buda kimdir diye soracak değil
Her gece ruhumu ruhunla bıçakladım
Sarhoş ol desem ,ayılacak gibi değil
Üzüntü,mutluluk ve keder içindeyim
Bazen açıkta bazen de zarf içindeyim
Cümlelerin kurulurken harf içindeyim
Bendeki sır desem, kimse çözecek değil
Suda kin kaybolurken toprakda hırs durgun
Kendi yalanına aklım kendisi vurgun
Hayaller içindeyim gerçek midir kurgun
Geçmeyen günlerim desem, gelecek değil
Bahardan ötedir yazın,kıştan uzakta
Kim tuzak kurduysa sana, kimdir tuzakta
Bazı bollukta olurum bazı kurakta
Baldaki zehirim desem ,tadacak değil
Çoban meskeninde kuzuları satanlar
Aza küfredip çoğa gönülden sapanlar
Güçlüye belin büküpte güce tapanlar
Kuldan doğmuş desem , kuldan olacak değil
Boynuma vurduğum isyankar kanlı sicim
Kendi günahıma elbet kendim şahitim
Belki bey oğlu huzurda belki bir itim
Buyur gel desem ,buyruğa uyacak değil
Pervanelere fer olur ışığın senin
Ferhata dağı deldirir ay yüzlü şirin
Ha evvel olmuşsun bende ha ebed yerin
Beni ara desem, seni bulacak değil
Gönülden bağlıdır gönlüm gülü bilene
Gönül gözleriyle kalbe gülebilene
Gül bahçesin dolaşıpda diken diyene
Bülbül ol desem ,o güller kokacak değil
Meyhane kapısına yüzünü mıhladım
Kimse buda kimdir diye soracak değil
Her gece ruhumu ruhunla bıçakladım
Sarhoş ol desem ,ayılacak gibi değil
Üzüntü,mutluluk ve keder içindeyim
Bazen açıkta bazen de zarf içindeyim
Cümlelerin kurulurken harf içindeyim
Bendeki sır desem, kimse çözecek değil
Suda kin kaybolurken toprakda hırs durgun
Kendi yalanına aklım kendisi vurgun
Hayaller içindeyim gerçek midir kurgun
Geçmeyen günlerim desem, gelecek değil
Bahardan ötedir yazın,kıştan uzakta
Kim tuzak kurduysa sana, kimdir tuzakta
Bazı bollukta olurum bazı kurakta
Baldaki zehirim desem ,tadacak değil
Çoban meskeninde kuzuları satanlar
Aza küfredip çoğa gönülden sapanlar
Güçlüye belin büküpte güce tapanlar
Kuldan doğmuş desem , kuldan olacak değil
Boynuma vurduğum isyankar kanlı sicim
Kendi günahıma elbet kendim şahitim
Belki bey oğlu huzurda belki bir itim
Buyur gel desem ,buyruğa uyacak değil
Pervanelere fer olur ışığın senin
Ferhata dağı deldirir ay yüzlü şirin
Ha evvel olmuşsun bende ha ebed yerin
Beni ara desem, seni bulacak değil
Gönülden bağlıdır gönlüm gülü bilene
Gönül gözleriyle kalbe gülebilene
Gül bahçesin dolaşıpda diken diyene
Bülbül ol desem ,o güller kokacak değil
3 Ocak 2018 Çarşamba
HOŞÇAKAL KALDI
Sesler kaldırımdan uzakta sesler
Onca sesin arasında nefesler
Kopardılar gülü bülbüller kafesteler
Esaret kaldı
Sana sitem etmek o demeden mesela
Ve anlatmak elifin dik duruşuyla
Kendi dilimde seviyorum yazdığımda
saklamak kaldı
Kahvenin esrarlı kokusunda ayılmak
Ve mektuplarını saklamak zulamda
Bildiğim çok güzel bir hikâyeydi oysa
unutmak kaldı
Pencereleri kapatma bu akşam lakin
Havasız kalırsa solacak düşler
Değişti artık gezdiğin neşeli yerler
Özlemek kaldı
Eski yerinde kalbim gelirsen eğer
Incinir elbet uzadıkça sefer
Ötelerden gel dedikçe gidenler
Aramak kaldı
Şarkılarda tütsü kokusu ve yangın
Ciğerlerimde acı bir duman
Gazete sayfalarında kısa bir ilan
Ağlamak kaldı
Yol kısa, belki de epeyce uzun
Mecnundaki ask dünyevi hüzün
Ancak sevgilimin adını yazın
Okumak kaldı
Mevsimler sana uğradılar mı
Göçmen kuşlar diye kuşları vardı
Hani hayat egede doğmaktı
Avunmak kaldı
Döküldü birden bardaktan suyu
melekler anlarmış belkide bunu
Sol yanından tuttular nazikçe kolu
hoşçakal kaldı
Sesler kaldırımdan uzakta sesler
Onca sesin arasında nefesler
Kopardılar gülü bülbüller kafesteler
Esaret kaldı
Sana sitem etmek o demeden mesela
Ve anlatmak elifin dik duruşuyla
Kendi dilimde seviyorum yazdığımda
saklamak kaldı
Kahvenin esrarlı kokusunda ayılmak
Ve mektuplarını saklamak zulamda
Bildiğim çok güzel bir hikâyeydi oysa
unutmak kaldı
Pencereleri kapatma bu akşam lakin
Havasız kalırsa solacak düşler
Değişti artık gezdiğin neşeli yerler
Özlemek kaldı
Eski yerinde kalbim gelirsen eğer
Incinir elbet uzadıkça sefer
Ötelerden gel dedikçe gidenler
Aramak kaldı
Şarkılarda tütsü kokusu ve yangın
Ciğerlerimde acı bir duman
Gazete sayfalarında kısa bir ilan
Ağlamak kaldı
Yol kısa, belki de epeyce uzun
Mecnundaki ask dünyevi hüzün
Ancak sevgilimin adını yazın
Okumak kaldı
Mevsimler sana uğradılar mı
Göçmen kuşlar diye kuşları vardı
Hani hayat egede doğmaktı
Avunmak kaldı
Döküldü birden bardaktan suyu
melekler anlarmış belkide bunu
Sol yanından tuttular nazikçe kolu
hoşçakal kaldı
2 Ocak 2018 Salı
UTANSIN
Şimdi sabır uzun , beklemek kısa
Halimi anlatıp durdum arsıza
Sen hep çokça gör ben razıyım aza
Bir sitem edersem gözüm utansın
Güz bahar ayrılık ,bereket kıştan
Aynı hikayeyi okudum baştan
Sen mücevherden ol ben çakıl taştan
Bir sitem edersem malım utansın
Hicrana gam diyen, özleme yas der
Canı kul eden ,cana kulmuş meğer
Ben köle olayım ,sen krala değer
Bir sitem edersem bahtım utansın
sevda çölse ,hasret zehirli akrep
Aşk ticaretinden anlar mı celep
Ben cahilim sense ulu bir mektep
Bir sitem edersem sözüm utansın
Şu şimal yıldızı hangi yöndedir
Korkusuz olanlar hep bir öndedir
Talih sende, kara yazı bendedir
Bir sitem edersem şansım utansın
Toprağa ekilen suyun altında
Her şeyi hoş gören kendi derdinde
Ben asi olayım, sen hak ardında
Bir sitem edersem özüm utansın
Bu perçem günahı nasıl saklasın
Bencileyin diyen beni haklasın
Ben karalar içinde ,sen aktasın
Bir sitem edersem yüzüm utansın
Dünyam döndükçe güneşe zuldür
Gönüle giden yol, ne güzel yoldur
Sana kolay gelsin banada zordur
Bir sitem edersem yüküm utansın
Gözlerin gerçeği görmeye karşı
Hangi dua delmez şu koca arş-ı
Sen kervansaray ol ben eski çarşı
Bir sitem edersem rızkım utansın
Meyvelerin olgundur dalları genç
Yoksula yardımda herkes eringeç
Sen zamanlı geldin ben her şeye geç
Bir sitem edersem vaktim utansın
Köpegin hayali bol etli kemik
Tohumun derinde olmayan kütük
Sen iyilik olsan ben de kötülük
Bir sitem edersem fıtrat utansın
Orman içindeyse ağaç ,o hürdür
Görmek istemeyene, herkes kördür
Ben çıplak gezeyim ,sen kaftan ördür
Bir sitem edersem urbam utansın
Kılıçlar keskindir elbet kınından
Evlat kıymetlidir kendi canından
Sen cennette ol ben geçmem yanından
Bir sitem edersem ruhum utansın
Şimdi sabır uzun , beklemek kısa
Halimi anlatıp durdum arsıza
Sen hep çokça gör ben razıyım aza
Bir sitem edersem gözüm utansın
Güz bahar ayrılık ,bereket kıştan
Aynı hikayeyi okudum baştan
Sen mücevherden ol ben çakıl taştan
Bir sitem edersem malım utansın
Hicrana gam diyen, özleme yas der
Canı kul eden ,cana kulmuş meğer
Ben köle olayım ,sen krala değer
Bir sitem edersem bahtım utansın
sevda çölse ,hasret zehirli akrep
Aşk ticaretinden anlar mı celep
Ben cahilim sense ulu bir mektep
Bir sitem edersem sözüm utansın
Şu şimal yıldızı hangi yöndedir
Korkusuz olanlar hep bir öndedir
Talih sende, kara yazı bendedir
Bir sitem edersem şansım utansın
Toprağa ekilen suyun altında
Her şeyi hoş gören kendi derdinde
Ben asi olayım, sen hak ardında
Bir sitem edersem özüm utansın
Bu perçem günahı nasıl saklasın
Bencileyin diyen beni haklasın
Ben karalar içinde ,sen aktasın
Bir sitem edersem yüzüm utansın
Dünyam döndükçe güneşe zuldür
Gönüle giden yol, ne güzel yoldur
Sana kolay gelsin banada zordur
Bir sitem edersem yüküm utansın
Gözlerin gerçeği görmeye karşı
Hangi dua delmez şu koca arş-ı
Sen kervansaray ol ben eski çarşı
Bir sitem edersem rızkım utansın
Meyvelerin olgundur dalları genç
Yoksula yardımda herkes eringeç
Sen zamanlı geldin ben her şeye geç
Bir sitem edersem vaktim utansın
Köpegin hayali bol etli kemik
Tohumun derinde olmayan kütük
Sen iyilik olsan ben de kötülük
Bir sitem edersem fıtrat utansın
Orman içindeyse ağaç ,o hürdür
Görmek istemeyene, herkes kördür
Ben çıplak gezeyim ,sen kaftan ördür
Bir sitem edersem urbam utansın
Kılıçlar keskindir elbet kınından
Evlat kıymetlidir kendi canından
Sen cennette ol ben geçmem yanından
Bir sitem edersem ruhum utansın
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)