5 Nisan 2019 Cuma

          SERÇE

Hangi dala bülbül konsa
O dala konmaz bir serçe
Olurda bülbül zannedip 
Koyarlar diye kafese

Hangi bahçede gül açsa
Oraya uğramaz serçe
Gülleri çok sever oysa
Ya  kalp kırarsa bir gülce

Hangi mevsim göç başlasa
Bir kuytuda bekler serçe
 Gözyaşını  tutamayıp
Üzülür kendi  kendince

Hangi insan el uzatsa
Hiç durmadan uçar serçe
Insanlardan korkmaz ama
 Ya insanoğlu değilse

14 Eylül 2018 Cuma


                SEYYAH
Cümlemin günahını üstüne dogru çekip
Hu deyip yürüyor  adınla bu seyyah garip

Silâhı yok kalkanı yok gölgesi neferi
Dünyanın dışındaki dünyayadır  seferi

Yol bilmez iz yok ancak aramaktır uğraşı
Kendini bulduğunda  bitecektir telaşı

Para yok azık almaz her rızka razı nefsi
Ancak vermekle azalmayacaktır  nefesi

Varacağı meçhul zamanı zamandan ayrı
Belki de  vakitsiz   bulabilecektir gaybı

Nereye varırsa varsın o yermidir  muğlak
"O"na bir nokta olan  ona her şeyden ırak



3 Temmuz 2018 Salı



       HAYALI SAHIS
Biz sizinle Beyazıtta sahaflar arasında yan yana  yürümedik
Saçlarınız kitap gibi kokuyordu diyemem
Galata'dan kız kulesini diz dize  seyretmedik
Deniz gözlerinizden de  bahsedemem

Izmir'de saat kulesinin önünde her hangi bir saatte buluşmadık
Ne siz kırmızı bir etek giydiniz ne de benim yakamda beyaz karanfil
Ömrüm sizi aramakla geçti bilfiil

Akdamar kilisesi karşısında kahvaltı etmisligimiz de yoktur hani
Boztepe de  demli bir  çay içtik mi bilmem
Tatlı dilinizden de  söz edemem

Halilurrahmanda yem attik mi balıklara
Ya da mevlanaya gidip birbirimiz  icin el açtık mı mevlâya
Ne bir hayır duası beklerim sizden
 nede mutluluk dilerim âşıklarınıza

Biz sizinle yalniz sinanpasadan otogara kadar tek kelime etmeden bir kaç saat   yürüdük
Ne bir çingene çıktı karşımıza nede güzel gözlü  bir çocuk
Inanın bu yüzden hiç çiçek alamadım size
Ama unutmayın manavın önünden geçerken aldığım yarim kilo çilek
Ağız tadında bir kadinda bırakmadı bana
Yinede afiyetler diliyorum o hayali şahsınıza

1 Haziran 2018 Cuma

MELISA III

Çığlık seslerinin korkusu  apansız  giderde
Bulur her akşam esmer tenini senin
Ak  düşer o an katran karası gözlerine
 büyütür gölgesini uçsuz dehlizin

Bana kalan o kutsal sandığın içindeki  kalıt
Her önüne gelene masallar anlatıp durur
Seni yaşatırken izinden izler bırakmayan yapıt
Sokaklardan  ayak çekişimle kudurur

Şöhret  ve şan,  en cilâlisından  kalpte bile kibirle  parlar
Ruhun ,sancılar içinde kalırda  umursamazsın
Göz ,dil ,kalp  ,akıl  her tarafın kör  .kör ve sağır
 Işte vaktim nefes nefese ölmek telâşındadır

Yalnız insan mı, ya çorak toprak, kurumuş onca fidan
Merhametten arınmış ufkun sanmam ki umuru
Bu harap bu ıssız  bu yıkık ve terk edilmiş cihan
Saraylarda yaşıyor artık mütevaziligin  gururu

Bil ki seni anmakla kurulacak cennet
Ayaklarımın altında bozulmuş bir bağdır
O bağ ki günahkarların kalbinde  cinnet
Yalnız  bereket sunan iğrenç  bir mekandır

Bu sonsuz bereketinde  gelecek bak sonu
Bitecek elbet süleymanca zorsa , kulca   basit
Kapat perdeni bu güneşin iğrenç oyunu
Gölgeler katlime bulamayacak kasıt

Hür ve bağnaz dilimdeki dünyevi  rahim,
Kurban verilirken son kez dalkavuk pazarında
Nemrut olmak isterim belki ,ya sen  ibrahim
Sevgi ve nefret  kime düşer  kimin nazarında

Melisa dirhem dirhem çürüyen  güzel yüzün
Beni de minnet ettir mi bilmem  süslü dualara
Şu saatten sonrası ya mutdur bize ya hüzün
Doğum günün kutlu olsun yazılmalı mezarlara








22 Mayıs 2018 Salı

 BIR BAŞKA  IŞIK
Nasıl anlatayım ki sana
ziya değil nur değil fer değil
Hiç bir aydınlık gördüğüm  şey değil
NEDIR
Bu son olsun derken sonsuza karşı
Gelmesini bekledigin "zamanda" nedir?
Kapamak perdeyi güneşe karşı
Sonra günes doğsun diye beklemek nedir
YALAN
Bir-kaç şahıs  bir dava gütmektedir
Bir kaç yüz koyunuda bir çoban
Kim ki kendi fikirden bahsetmektedir
Duyduğum gerçekse gördüğüm yalan
CESET
Hırs  insana  değerse kalp  içinde  parçalanır
Gök kubbenin üstünde bir kibir  palazlanır
Düşer bulutların rahminden damla damla gözlere
Topraksız  ve susuz  kaç ceset peydahlanir
SİNEKLER
Işığı görünce bilmem nedense
Gelir ve konarlar bir bir lambaya
Demek ki aydınlık toplarmış sinekleri
Sinekler ,sırtıma yükler kaldırmayacağım  yükleri
YANILMAK
Hayal ve muamma, aklıma  düşen gafil fikir
Kendi ışığından  başka bir ışık  aramakta
Belki ve kesindir beynimdeki  iki  muktedir
Ancak arayanlardır der bulmakla yanılmakta

16 Mart 2018 Cuma

              FAL
Avuç avuç topladığım niyetler
Bir yaz günü falcıların eteğine döküldü
Bilmezdi elbet  kahvelerini içenler
Fallarında kimin niyeti göründü

MÜZİK KUTUSU

Küçük bir  müzik kutusu  aradım
Ahşap  oyması
Lacivert
Paslı  bir mengeneden çıkan 
Eskiden kalma
Içinde her telden  bahar havası

 Duydum ki
Müzik kutusundan  çıkan sesler
Göklere çıkıyormuş   her gün
Bir kalpten bir baska kalbe doğru
Bu tahamkar diyormuş 
bu asil
bu kinli
bu gaddar
Seç beğen
Bu kutuda kimi ararsan var

Bu kutu içinde
Ciğere doğru çekilen hasret  kokusu
Yapışırmış dimağına tam bir cebellet
Dinlemek  kutuyu  geceyle gündüz arası
Önce uyan dermis sonra uyu 
sonrasını  yok farzet

Küçük bir müzik kutusu  için
Verirdim bütün ömrümü
Umursamazdım
Güller solmuş, bülbüller lal
Kendi şarkılarım için  bu hayat
sen hep benden çal

8 Mart 2018 Perşembe

         KORSAN

Saçlarının dalgası
mercan kayalıkları
Yaklaşsam
bir yeşil deniz
gözleri

Boğulurum
bir kaç kulaç
yetmezki
Bakışları
okyanus derinliği

Nefesi  lodos 
poyraz
samyeli
kime ulaşsa
değişir  hayalleri

Belki de yerle yeksan
kavrasa belini
İçimdeki korsan

7 Mart 2018 Çarşamba

         KANDIM
Ben Ay'ı her gün sevdim
Ay'ın içindeydi dünyam
Say ki inandın

Kuşların gözüyle Ay'a  baktım
Büyüyordu diktiğim tohum
Gülüyordu kundakta bebek

Umutlandım ...

Bu tomurcuk gülleri renklendiren
Ay'a siyah gözler bağışlamış
Siyah gözler beni sana bağışlamış mı
Umuttur dedim
Umut ettim

mutlandım    ...

Ay usulca bileklerimi kavradı
Usulca tuttum bileklerinden
Düştü göğsünün üstüne göğsüm

Utandım  ...

Yalandı inandığım
Kandım ...

1 Mart 2018 Perşembe

      MELISA VE KUŞLAR

Melisa kuşlar uçuyor uzaktan , kaz dağlarından
Ben koltuğumda  kitap  korkarım aynı yazılardan
Sana okuyup okuyup  silerim bütün  diyeceğimi
Kuşlar derim  mektupları okur mu kuşlar
Melisa kaz dağlarından denize  uçuyor düşler

Beşikte ,nakışlı örgüler arasında nazik ellerin
Ellerin arasında kalsa kaba ,ürkek ellerim
Bebek kokusunda sınsem o vakit alnının tam ortasına
Sonra vur beni desem, vur beni  ya beşikte ya eşikte
Kuşlar melisa kuşlar kaz dağınında  ötesinde

Patikalar düzdür ,kırlar geniş, bahar dediğin yemyeşil olur
Dilimde yarım yamalak neşeli bir türkü, adın geçer ,geçer durulur
Kaz dağından edremite  doğru kervan  göçer  kervan  dağdan ovaya ovadan dağa  göçer
Melisa şimdi kapatma gözlerini
ufukta  güneş batar kuşlar gider  ay göçer