25 Kasım 2017 Cumartesi

     BÜYÜKLERİN  MASALLARI

Dünya Sindirellanın ayakkabısı altında  ezilmiş
O zamanlar hiç bir kız  pamuk prenses değilmiş

Gökten üç ayva düşmüş üçünude  cadı yemiş
Keloglan  bir zamanlar  bildiğin  rapunzelmiş

 Padişahın üç kızı olmuş üçünunde  beş atı
Alice'e tapulanmış  Ankara otagarı

Dedem korkut anlatır buralar hep bağ imiş
Doğrucu Davut  ile Pinokyo çok iyi arkadaş imiş

Yedi dev toplanmış girmişler bir danaya
Karlar kraliçesi yazlıgı  vermiş kiraya

Don kişot babasının yanında sakar bir terzi imiş
Çizmeli kedi çarşıda eskiden  terlikçi imiş

Kibritci kız ile cakmaktaş  amca ile yigendi
Hansel ile grathel hergün  etli ekmek yerdi

Kırk haramiler nüfusa kayıtlı değildi
Kırmızı  başlıklı kızı derler ki örgücüler  yedi

 Alaattinin sihirli lambası  aslında  digitaldi
Nasrettin hoca Akşehir'e derler ki Mars'tan geldi

Parmak kadar kızı guliver niye azarlamış 
Altın yumurtlayan tavuğu çilli horoz pazarlamış

Derlerse bana nerden uydurdun sen bunları
Çocukları kandırmasın  diye büyüklerin masalları


24 Kasım 2017 Cuma



OLMAYAN BİR ZAMANDA


Nasrullahta içtiğim bir avuç suydu adın

Gözleri zeytuni
Yüreği asrı  saaddetten kalma

Her giden döner derler buraya
Her dönen gideni arar burda
Ben
Bir kalp taşırım  zulamda
Sen
olmayan bir zamanda

Eskilde bir günebakandi adın

Gözleri zeytuni
Gülüşü cennetten kalma

Yağmur sen olurdun burda
Bereket ,her gün seni ummakla
Ben
Bir kalp taşıyorum  zulamda
Sen
Olmayan bir zamanda

Çatak da soğuk bir kış  günüydü  adın

Gözleri zeytuni
Kızıl saçları güneş kızlarından kalma 

Her gelen özlerdi burda
Her giden özlenirdi  burada
Ben
bir kalp taşıyacağım  zulamda
Sen
Olmayan bir zamanda

Sarıyahşide bir gurbetçi  eviydi adın

Gözleri zeytuni
Güzelliği zuleyhadan kalma
 
Tarlalar  hasret kokar burada
Toprağa dönmektir  dönmek  vatana
Ben
Bir kalp taşıdım  zulamda
Sen
Olmayan bir zamanda

Memleketimde bir türküydü  adın

Gözleri zeytuni
Sesi  çocukluğumdan kalma

Evvel sen olurdun burda
Ahir ,senden ayrı kalmakla
Ben
Bir kalp taşımıştım  zulamda
Sen
Olmayan bir zamanda


15 Kasım 2017 Çarşamba

    SEN VE BEN OLMAYAN NE VARSA ARTIK


Dünyanın herhangi bir köşe başına yüzünü sakladım
Ayrılıp ayrılıp geldim kendimden
Açla ekmek  hallaçla pamuk gibi
Sen ve ben olmayan ne varsa artık             
aşk  ve ölüm misali
hayata dair
Buydu bütün  bildiklerim

Süslü dükkânlar arasında  buldum kendimi
 çocuk düşleriydi heryerim
 Gizli cebimde en tatlı  gülüşlerim
Utanmadan baktım orda   sana
Giydiğim yamalı bir kostümdün oysa

Tükendim dağ başlarında bahar beklerken
Kimsesiz bir yurt çocuğu  şefkat beklerken
Yoktun her şiir başında  adın beklerken
Tutundum umuda
 bir örümcek ağına düşer gibi
Beklemeye  dair
yağmurla bulut toprakla fidan gibi
Sen ve ben olmayan ne varsa artık

Yazdıklarının inkarcısi değilken  gözlerim
Kahramanını öldüren katil oluyordum her sabah
Yoksul ayaklarım yorgun
kırılgan gururum taşlar  altında kalırken
İçimin  acıyan her yanıydın sen

Dua kapısındaki  sözler arasında
Dik yokuşların  eğik  yamaçlarında
Ansızın  mutluluk dileğim  oluyordun
Bildiğim yabancı bir isim değildin   oysa
Yaratana dair
Bülbül ile gül  çocuk ve şeker gibi
Sen ve ben olmayan ne varsa artık

İlkbahar  sesinde nefesim olurken
Kuşlar kadar özgür oluyordum
Göklerde ve yerde olmayan her ne ise
Üzgün gençliğimin sızılarıni alıp
Göç ediyordu dünyadan
Damarda kan limanda gemi misali
Yaşatmaya dair

Nuhtan geriye kalan tufanım ben
Şimdi bambaşka alemlerin efendisi oldunsa
Kurduğun düzenden değil midir  bu
Seni aramak cümlelerin neresinde bilmem
Köşe başında sakladığım yüzün buysa
Ancak bana mı  küsecek kalbim
Ancak bana mı  sitemler durup  dururken
Allahla kul can ile canan gibi
Sen ve ben olmayan ne varsa artık
Sevmeye dair

Kısacık bir ömürdüm oysa
Bir masal kadar garip
Yırtılan sayfalar gibi kayıp
Kime ait bilmeden silinen anılar gibi

Çıkmaz bir sokak aradım bunca yıl
Elbet bana dönerek bulunmayacaktı
Anladım  çözülmeyecekti sır
Geçen zaman mıdır  insan
Yoksa zamanımı geçmiştir insanın
Cevabını bulursam eğer
Kendime ait
Tırtılla kelebek közle ateş misali
Sen ve ben olmayan ne varsa artık
Birbirimize dair ....

14 Kasım 2017 Salı

SEVDAYA DAIR

Şimdi kapanır perde
Kırılır gümüşlük
Aklıma gelir
olmayacak şeyler
Sonradan olsa
 bilirdim oysa
Sevdaya dair bu kadar

Ellerim titrer
kalbim tutuşur
ötesi  yok anlatamam
Yılların gerisinde
sesini duyduğum o  gün
bilmezdim böylesi
Aşk yalan

Şimdi kapanır kapı
Kırılır şamdan
Aklıma  gelir
olmayacak şeyler
Sonradan olsa
 bilirdim oysa
Sevdaya dair bu kadar

Gözlerin yaşlı
 dilinde adım
ayrılalım   demiştin
 kimse üzülmeden
Yılların gerisinde
nefesim nefesinde
sevdaya dair
bilmezdim böylesi
Aşk yalan

1 Kasım 2017 Çarşamba

          DÜŞÜNDÜKLERIME DAİR

Ayaklarımın altında yaşam  kırıntısı
Lazarustan beri diriliyor bulgular
Kime söylesem çekinir  olmuş
Uhrevin içinde evreni duygular

Buhranlarımda uykuya dalan nefesler
Asırlardır  hep aynı şarkıyı söyler
Çemberim daireden bozma kutuplar
kulaktan duymadır  bütün bildiklerim

Olgular  yanılgıya düşmeye mahkum
En son şiirini yazarken ruhum
Dalgıçlar dehlizlere işlesin hücum
Rotasız gemilerim limanda duygun

Kimle kavgalı  beynimdeki  zındık
Vur ki açılsın  diyor mahremin yeri
Aynalar kırılgan kitaplar yırtık
Düşünceler benden bir adım geri

Aynı sanıyla  bulduğum tespit
Bozulur evvelden uydugum akit
Şimdi bambaşka  doğrular arar
Kendi zamanından  sıyrılan vakit

Yazgiyla pervasız ,düğümle sicim
Kanunlar hasta karunlar olmustur hekim
Var ile yok arasındaki olası  yerim
Kendi benliginde senler arıyor

Dostuma  sır  olur sırrıma  halil
Kuvvetten ötedir ,vicdandan celil
Huzurdan zengin ,kibirden sefil
Kendi katlime bulduğum delil

Hangi veya varki cümlesine ben kadar bağlı
Aklım ikircik  içinde  bir büyük kaygı
Önce sev dedi dilim sonrası  saygı
Her şiir benden bir şey  çalıyor

   DOST
Bir ırmak  kenarında dost
hem kanmışım hem susuz
bir kul kapısında dost
ömürden kısayım ölümden sonsuz